
İLERİ SÜRÜŞ TESTLERİ NEDİR? NE DEĞİLDİR?
Bu konuda o kadar çok bilgi karışıklığı var ki anlatamam. Kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle konuşmayı çok seviyoruz. Hal böyle olunca da yanlış bilgiler ortalıkta cirit atıyor. Doğru bilgiye ulaşmak ise hepimizin hakkı. O zaman kolları sıvayalım.
Sen kimsin de doğru bilgiye vereceksin diyenler için kendimi de tanıtayım. Şu an RoSPA Examiner (Sınavcı) olarak İleri ve Güvenli Sürüş testlerini yapıyorum. Bundan önce ise yıllarca da IAM Testlerinde Examiner Jon Taylor’un arkasında sürdüm, gözledim, değerlendirmelerini dinledim. İki kuruluşun da test ölçütlerini iyi bilen biri olarak sanırım yazdıklarıma güvenirsin.
Testler yaklaşık 60km uzunluğunda çeşitli yolları ve şehir içi geçişlerini kapsayan bir güzergâh üzerinde yapılır. Sürücüden bu güzergâh boyunca Güvenli, Sistemli, Akıcı bir sürüş gerçekleştirmesi ve tüm sürüş boyunca Doğru Hızları kullanarak parıldayan bir sürüş yapması beklenir. İşte bu konuda kopartılan fırtına, hız beklentisi üzerinden gerçekleştirilir. Doğru Hız tanımını sadece Hız olarak algılayan bazı kişiler testi neredeyse bir sürat testi olarak algılar ve bunun geyiğini yapmaktan da hiç çekinmez. Hani “bilgisi yok, ama fikri var” denir ya tam da öyle. Bu konuda üretilen şehir efsaneleri bizlere anlatıldığında biz bile “vay canına ne testmiş arkadaş” deriz. Çünkü anlatılanlar bire bin katıldığı için çok heyecanlı ve ilgi çekicidir.
Testi başarıyla geçenler, testin zorluğunu abartmayı severler. Bu, insanın doğasında vardır çok da normaldir. Test gerçekten de zordur ancak bu abartı bazen test için bile fazla olabilir. Testten kalanlar ise gerçekten ne yüzünden kaldıklarını söylemek yerine bir takım şeyleri abartarak, pireyi deve yapmaya bayılırlar. İnsanın doğasında becerilerini abartmak, beceriksizlerini ise başka şeylere yüklemek gibi bir özellik var. Burada kimseyi suçlamıyorum. Sende, bende hepimizde olan şeylerden bahsediyorum, bana kızma.
Doğru Hız konusuna dönecek olursak, testten geçen biri “öyle gittim ki asfalt ağladı” diye anlatırken, kalan biri de “140km/s ile gittim ama 160 km/s ile gitmeliydin” dendi ve ben bu yüzden kaldım diye anlatabiliyor. İşin komik tarafı ben yıllarca gözlem yaptım ve şimdi de test yapıyorum, hiç aşırı hızlı gitmediği için testten kalan birini görmedim. Ama hızı doğru kullanamadığı için testten kalanları çok gördüm. Doğru hızın tanımı “Kendi şeridinde net olarak görebileceğin mesafede durabileceğin hız” olduğuna göre İleri Sürüşte beklenen de bu hızı kullanarak ilerlemenin sağlanmış olmasıdır. Eğer sen bu tanımın içerisinde ilerlemeyi sağlayamıyorsan ileri düzey bir sürücü olduğundan bahsedemezsin. Karıştırılan nokta tam da budur.
Zaten dikkat edilirse test güzergâhlarının büyük bölümü dar virajların olduğu yerlerdir ve bu yerlerde bahsedilen süratlere çıkmak zaten imkânsızdır. Çoğu viraj 30-50 km/s aralığında dönülmektedir. Sollamanın ve planlamanın bakıldığı daha geniş ya da bölünmüş yollarda ise hız ile ilgili bu yanlış inanış devreye girer ve sürücü kendini hızlı gitmek zorunda hisseder. Oysa sınavcı test başlamadan önce yaptığı detaylı açılış konuşmasında kendisinden böyle bir beklentisi olduğunu dile getirmemiştir. Tam tersine özellikle meskûn mahallerde maksimum süratinin 50 km/s olması gerektiğini bu sürati geçerse testte başarısız olacağını üstüne basarak söyler. Bununla da yetinmez “maksimum sürat 50 ama gerektiğinde 30 hatta 10 ile bile gidebilirsin” dahi der. Hal böyleyken “benden 160 km/s ile gitmem beklendi demek biraz abartılı bir söylem olmaktadır.
Efsanelere gelecek olursak bazıları da doğrudur. “Dur levhasında durmadım diye kaldım” işte bu doğru bir söylemdir. Sadece bu yüzden testten kalan birçok iyi sürücü biliyorum. Açılış konuşmasında bu konu özellikle söylenir. Hatta bu kural Türkiye’ye uyarlanmış ve söyleme ekleme yapılmıştır. “Dur levhasında dur ayağını yere koy. Ama arkadan hızlı bir sürücü geliyorsa durma çünkü o durmayacaktır” İşte kurulan ikinci cümle ne yazık ki ülkemizdeki trafiğin durumunu gözler önüne sermektedir.
Bir başkası “10 cm düz çizgiye bastım diye kaldım” der ve bu da doğrudur. Çünkü sürücüden beklenen şey planlamasını üst düzeyde yapması ve bu tür hatalara yer vermemesidir. Açılışta kendisi bu konuda da uyarılmıştır. Ama teste girmenin heyecanıyla bu tür hataların yapılması da normaldir.
Testteki korkulu rüyalardan biri de yavaş sürüştür. Test güzergâhında uygun bir yerde -ki bu yer genellikle bir benzin istasyonudur- iki ya da üç tur sağa ve sola yavaş manevra yapması ve bunu en yavaş haliyle motoru dik tutarak yapması istenir. Teste girenlerin kâbusu olan bu uygulama da abartmaya uygundur. Motosiklet hâkimiyeti yavaş manevrada ortaya çıkar ve bu manevrayı beceremeyen bir kişinin İleri ve Güvenli Sürüş Testinden geçmesi de mümkün değildir.
Şimdi sen bunlara hâkim değilsen, testte istenenler sana bir-iki numara büyük geliyorsa o zaman senin için efsaneler gerçek olacak demektir. Ya da onları beğenmezsen başka efsaneler üreteceksin demektir.
Bütün bunların ışığında toparlayacak olursak sevgili okuyan, evet test zorlu bir süreçtir, bu doğru. Ancak kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgilerle test hakkında önyargıda bulunmak ya da daha ileri giderek söylemlerde bulunmak doğru değildir. Hatırlar mısın küçükken oynadığımız bir oyun vardı “kulaktan kulağa” diye? Sen bir şey söylerdin o söylediğin şey, sıranın sonuna gidene kadar müthiş bir değişime uğrardı. İçinde bulunduğumuz durum da bundan farklı değildir. Öğrenmek istediğin şeyi dedikodulardan, fitne fücurdan değil direkt birinci ağızlardan öğrenmen senin için daha iyi olacaktır. İstediğin sınavcıya telefon açıp bu nedir diye sorduğunda sana doğruları söyleyecektir. Kal sağlıcakla…
Bu konuda o kadar çok bilgi karışıklığı var ki anlatamam. Kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle konuşmayı çok seviyoruz. Hal böyle olunca da yanlış bilgiler ortalıkta cirit atıyor. Doğru bilgiye ulaşmak ise hepimizin hakkı. O zaman kolları sıvayalım.
Sen kimsin de doğru bilgiye vereceksin diyenler için kendimi de tanıtayım. Şu an RoSPA Examiner (Sınavcı) olarak İleri ve Güvenli Sürüş testlerini yapıyorum. Bundan önce ise yıllarca da IAM Testlerinde Examiner Jon Taylor’un arkasında sürdüm, gözledim, değerlendirmelerini dinledim. İki kuruluşun da test ölçütlerini iyi bilen biri olarak sanırım yazdıklarıma güvenirsin.
Testler yaklaşık 60km uzunluğunda çeşitli yolları ve şehir içi geçişlerini kapsayan bir güzergâh üzerinde yapılır. Sürücüden bu güzergâh boyunca Güvenli, Sistemli, Akıcı bir sürüş gerçekleştirmesi ve tüm sürüş boyunca Doğru Hızları kullanarak parıldayan bir sürüş yapması beklenir. İşte bu konuda kopartılan fırtına, hız beklentisi üzerinden gerçekleştirilir. Doğru Hız tanımını sadece Hız olarak algılayan bazı kişiler testi neredeyse bir sürat testi olarak algılar ve bunun geyiğini yapmaktan da hiç çekinmez. Hani “bilgisi yok, ama fikri var” denir ya tam da öyle. Bu konuda üretilen şehir efsaneleri bizlere anlatıldığında biz bile “vay canına ne testmiş arkadaş” deriz. Çünkü anlatılanlar bire bin katıldığı için çok heyecanlı ve ilgi çekicidir.
Testi başarıyla geçenler, testin zorluğunu abartmayı severler. Bu, insanın doğasında vardır çok da normaldir. Test gerçekten de zordur ancak bu abartı bazen test için bile fazla olabilir. Testten kalanlar ise gerçekten ne yüzünden kaldıklarını söylemek yerine bir takım şeyleri abartarak, pireyi deve yapmaya bayılırlar. İnsanın doğasında becerilerini abartmak, beceriksizlerini ise başka şeylere yüklemek gibi bir özellik var. Burada kimseyi suçlamıyorum. Sende, bende hepimizde olan şeylerden bahsediyorum, bana kızma.
Doğru Hız konusuna dönecek olursak, testten geçen biri “öyle gittim ki asfalt ağladı” diye anlatırken, kalan biri de “140km/s ile gittim ama 160 km/s ile gitmeliydin” dendi ve ben bu yüzden kaldım diye anlatabiliyor. İşin komik tarafı ben yıllarca gözlem yaptım ve şimdi de test yapıyorum, hiç aşırı hızlı gitmediği için testten kalan birini görmedim. Ama hızı doğru kullanamadığı için testten kalanları çok gördüm. Doğru hızın tanımı “Kendi şeridinde net olarak görebileceğin mesafede durabileceğin hız” olduğuna göre İleri Sürüşte beklenen de bu hızı kullanarak ilerlemenin sağlanmış olmasıdır. Eğer sen bu tanımın içerisinde ilerlemeyi sağlayamıyorsan ileri düzey bir sürücü olduğundan bahsedemezsin. Karıştırılan nokta tam da budur.
Zaten dikkat edilirse test güzergâhlarının büyük bölümü dar virajların olduğu yerlerdir ve bu yerlerde bahsedilen süratlere çıkmak zaten imkânsızdır. Çoğu viraj 30-50 km/s aralığında dönülmektedir. Sollamanın ve planlamanın bakıldığı daha geniş ya da bölünmüş yollarda ise hız ile ilgili bu yanlış inanış devreye girer ve sürücü kendini hızlı gitmek zorunda hisseder. Oysa sınavcı test başlamadan önce yaptığı detaylı açılış konuşmasında kendisinden böyle bir beklentisi olduğunu dile getirmemiştir. Tam tersine özellikle meskûn mahallerde maksimum süratinin 50 km/s olması gerektiğini bu sürati geçerse testte başarısız olacağını üstüne basarak söyler. Bununla da yetinmez “maksimum sürat 50 ama gerektiğinde 30 hatta 10 ile bile gidebilirsin” dahi der. Hal böyleyken “benden 160 km/s ile gitmem beklendi demek biraz abartılı bir söylem olmaktadır.
Efsanelere gelecek olursak bazıları da doğrudur. “Dur levhasında durmadım diye kaldım” işte bu doğru bir söylemdir. Sadece bu yüzden testten kalan birçok iyi sürücü biliyorum. Açılış konuşmasında bu konu özellikle söylenir. Hatta bu kural Türkiye’ye uyarlanmış ve söyleme ekleme yapılmıştır. “Dur levhasında dur ayağını yere koy. Ama arkadan hızlı bir sürücü geliyorsa durma çünkü o durmayacaktır” İşte kurulan ikinci cümle ne yazık ki ülkemizdeki trafiğin durumunu gözler önüne sermektedir.
Bir başkası “10 cm düz çizgiye bastım diye kaldım” der ve bu da doğrudur. Çünkü sürücüden beklenen şey planlamasını üst düzeyde yapması ve bu tür hatalara yer vermemesidir. Açılışta kendisi bu konuda da uyarılmıştır. Ama teste girmenin heyecanıyla bu tür hataların yapılması da normaldir.
Testteki korkulu rüyalardan biri de yavaş sürüştür. Test güzergâhında uygun bir yerde -ki bu yer genellikle bir benzin istasyonudur- iki ya da üç tur sağa ve sola yavaş manevra yapması ve bunu en yavaş haliyle motoru dik tutarak yapması istenir. Teste girenlerin kâbusu olan bu uygulama da abartmaya uygundur. Motosiklet hâkimiyeti yavaş manevrada ortaya çıkar ve bu manevrayı beceremeyen bir kişinin İleri ve Güvenli Sürüş Testinden geçmesi de mümkün değildir.
Şimdi sen bunlara hâkim değilsen, testte istenenler sana bir-iki numara büyük geliyorsa o zaman senin için efsaneler gerçek olacak demektir. Ya da onları beğenmezsen başka efsaneler üreteceksin demektir.
Bütün bunların ışığında toparlayacak olursak sevgili okuyan, evet test zorlu bir süreçtir, bu doğru. Ancak kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgilerle test hakkında önyargıda bulunmak ya da daha ileri giderek söylemlerde bulunmak doğru değildir. Hatırlar mısın küçükken oynadığımız bir oyun vardı “kulaktan kulağa” diye? Sen bir şey söylerdin o söylediğin şey, sıranın sonuna gidene kadar müthiş bir değişime uğrardı. İçinde bulunduğumuz durum da bundan farklı değildir. Öğrenmek istediğin şeyi dedikodulardan, fitne fücurdan değil direkt birinci ağızlardan öğrenmen senin için daha iyi olacaktır. İstediğin sınavcıya telefon açıp bu nedir diye sorduğunda sana doğruları söyleyecektir. Kal sağlıcakla…